3 Nisan 2020 Cuma

Du

 GİRİŞ 



DUA KAVRAMININ ANLAMI*


A. SÖZLÜK VE TERİM ANLAMI

Sözlükte; “çağırmak, seslenmek, davet etmek, istemek ve yardım talep etmek” anlamlarına gelen dua, din ıstıla-hında; Allah’ın yüceliği karşısında insanın aczini ve zafi-yetini itiraf etmesi, sevgi ve saygı ile O’nun lütuf, nimet ve yardımını, dünya ve ahirette nimetler ve iyilikler ihsan etmesini; üzerindeki sıkıntı, dert ve belayı gidermesini; günah, hata ve kusurlarını bağışlamasını dilemesi; yalvarıp yakarması ve O’na hâlini arz edip niyazda bulunması de-mektir. (bk. Rağıb ve İbn Manzûr, d.’a.v. maddesi)

Dua kavramı; “saygı” ve “Allah’ı anma” (ta’zîm ve zikir) ile “çağrı” ve “istekte bulunma” (nidâ ve istiâne) anlamları-nı birlikte içerir.

Dua; sınırlı, sonlu ve aciz olan insanın bütün benliğiyle sınırsız, sonsuz ve kudret sahibi olan yüce Allah’a yönelip O’ndan istek ve dilekte bulunması, O’nunla arasında bir köprü ve diyalog kurmasıdır. Dua eden insan; bütün za-yıflığı, acizliği ve ihtiyaçları içinde, Yüce Allah’ın sonsuz kudretinin ve yüceliğinin, isteklerini ancak O’nun lütfu ve yardımıyla elde edebileceğinin bilincindedir. Bu bilinçle yapılan dua; insanın Yaratan’ına olan inancının, güveninin ve O’na teslim oluşunun bir göstergesidir. İşte bundan do-layı Peygamberimiz (s.a.s.);


  • Bu bölüm, İç Denetçi Doç. Dr. İsmail KARAGÖZ tarafından hazırlanmıştır.



 23 



DUALAR 


َلْيسَ َشْيٌءَأْكَرَمَعٰلى اللِِّٰمَن الدَُّعاءِ

Allah’a duadan daha değerli bir şey yoktur”buyurmuştur.

(İbn Hıbbân, Ed’ıye, No: 870; Ahmed, II,362; Tirmizî, De’avât, 1; İbn Mâce, Dua, 1)

B. KUR’ÂN’DAKİ ANLAMI

Çok anlamlı kavramlardan biri olan “dua”; Kur’ân’da yedi farklı anlamda kullanılmıştır. (bk. Ebû’l-Ferec, s. 292-295)








1. Çağrı (nidâ)








َ


َ

ْ

ُ

َ


َُُْ
ْ

ّ
َ
يْوم يدعوكْمَفَتْسَتجيبون بحْمده وَتظّنون إن لبثتْم إل قليالً
َ ََ
ُ

۪ ُ

َِ
َِِ
ِ
ِ ُ
ِ

۪
Sizi çağırdığı gün, O’na hamd ederek davetine uyarsınız

ve (kabirlerinizde) pek az bir müddet kaldığınızı zanneder-

siniz.” (İsrâ, 17/52; bk. Enbiya, 21/45; Fâtır, 35/14; Kamer, 54/10)






2. İstiâne / Birinden yardım isteme

ْ ُ



َ
َْ
ٰ



ْ


ْ

وإن كنْ
في رْيب مما
زلَنا على عْبدَناَفأتوا بسورة
مْن مثله وادْعوا
َ

ُتْم۪
َ
ٍ ِّ
َنّ
َ
َ

ِ
ُ
ِ
ُ ٍَِ ِ َِِ
ُ
ِ



ُ

ٰ

ْ ُ

َ







ُشَهَداءَكْمِمْنُدونِ
اللِّ
إن كْنُتْم َصادِ۪قني











ِ





Kulumuza indirdiğimiz Kur’ân’dan şüphe ediyorsanız, siz de onun benzeri bir sûre meydana getirin; eğer doğru sözlü iseniz, Allah’tan başka, güvendiklerinizi de yardıma çağırın.”






(Bakara, 2/23; bk. Yunus, 10/38; Mü’min, 40/26)





ْ

ََ
3. Söz (kavl)

َ





َ



َ
ْ



ّ
ْ َ ُ
َ َُ

َ
َفما كانَدْعواهم إذ جاءهْم بأسَنا إل أن قالوا إّنا كّنا ظالمني
َ


َ ُِْ
َ َُ
َ ُ
ِ


ِ

ِ۪

Azabımız onlara (helâk ettiğimiz toplumlara) geldi-ğinde sözleri, ancak ‘biz gerçekten zalimlermişiz’ demekten

ibarettir.” (A’râf, 7/5; bk. Yunus, 10/10; Enbiya, 21/15)





 24 



(Furkân, 25/68; bk. Mü’minûn, 23/117;
 GİRİŞ 



4. İstifhâm / Bir şeyi sormak, anlamak istemek


َ
َ



ٰ

َ

َ

ُ


ُ

ُ
ّ








يا أيها الذين آمنوا
اسَْتجيبواِّلل وللرسول إذاَدعاكْم لما يْحييكْم
َ
َّ
ِ
َََُ
۪
ُ
ْ
َِ ُّ َِِ
َ

َِ ُ
۪



َ
َ ٰ
ُ
ْ

ْ
َ
َ


َ




ّ
َ


َ






َواعْلُموا أن اللََّيُحولَبني الَمْرِءَوقلب۪هَوأّنُه إلْيِهُتْحشَُرون










ِ

ِ




yaşatacak şeylere çağırdığı
sizi
(Elçi),
inananlar!
Ey
zaman Allâh’ın ve Elçisinin çağrısına koşun ve bilin ki, Al-lah, kişi ile onun kalbi arasına girer ve siz, O’nun huzuruna

toplanacaksınız. (Enfâl, 8/24; bk. Bakara, 2/68; Yunus, 10/25; Kehf, 18/58; Mü’minûn, 23/73; Nuh, 71/5, 8)


َََ
5. İstekte bulunmak, yalvarmak (suâl)
َ

َ

ُ

َ

َ






الداعّ

وإذا سألك عبادي عّنيَفإّني قريب أجيبَدْعوةَ
إذاَدعان
َ  َ
َِِ َِ   ِ
ِ
ٌ
ِ  ُ
َ

ِِ
َ ِ
ِ

ِ





Kullarım, sana benden sorarlarsa (de ki): Ben (onlara)

yakınım, dua edip yalvaran, bana dua ettiği zaman onun du-

asına karşılık veririm…” (Bakara, 2/186; bk. A’râf, 7/134; Zuhruf, 43/49; Mü’min, 40/49, 60)

6. İbadet

Kur’ân’da birçok ayette “dua” kelimesi ve türevleri bu anlamda kullanılmıştır. Şu ayetleri örnek olarak verebiliriz:

ْ َ ْ


ٰ

َ



َ
ُ
ُقل أَندعو
دون اللِّ
ما ل
يْنَفعَنا ول يضرَنا

ُ
ِمْنُ ِ

َ

َ
ُ
َ

َ ُّ
De ki: ‘Biz hiç Allah’ı bırakıp da bize fayda da, zarar da vermeyecek şeylere ibadet eder miyiz?... ” (En’âm, 6/71)

َوالَِّذينََلَيدُْعونََمَع اللِِّٰٰإلًها آخََر

Onlar (Rahman’ın kulları), Allah’ın yanında başka tan-

rı tutup ona ibadet etmezler…”

Cin, 72/18, 20)




 25 



DUALAR 



7. İman

ُقْلَماَيْعَبُأِبكُْمَرِّبيَلْوَلُدَعاؤُُكْم

De ki: ‘İbadetiniz / imanınız olmasa Rabbim size ne diye

değer versin?’...” (Furkân, 25/77)

Bu ayetteki “dua” kelimesi ibadet anlamına gelebileceği gibi iman anlamına da gelir. (Buhârî, İman, 2) İbadet kavramı, iman kavramını da içine alır. Bir insanın ibadet edebilmesi

için her şeyden önce iman etmesi gerekir.



C. DUA ANLAMINA GELEN KUR’ÂN KAV-

RAMLARI

1. İbadet

“Dua” kavramı, ibadet anlamına geldiği gibi “ibâdet” kavramı da dua anlamına gelir. Meselâ şu ayette geçen

“ibâdet” kelimesi, “dua” anlamındadır:


َ


َ


َ
َ

َ
ُُ



َُ
ّ





ّ


وقال ربكم ادْ
عوني أْسَتجبْ لكْم إن الذين
َ

َُّ ُِ

ِ
ُ َ
ِ
ِ
َ
ْ
َ


ْ
َ


َيْسَتكبُونَعْنِعَبادَِتي َسَيدخُلون جََهّنَمَداخِرينَ

ِ







ِ
Rabbiniz buyurdu ki: Bana dua edin, duanızı kabul ede-yim. Bana dua (ibadet) etmeğe tenezzül etmeyenler, aşağılık

olarak cehenneme gireceklerdir. (Mü’min, 40/60)

Sahabeden Nu’mân ibn Beşîr, Hz. Peygamber (s.a.s.)’in minberde,

َالدَُّعاءُُهَو ْالِعَبادَُة






 26 



GİRİŞ 



Dua ibadettir” dediğini, sonra sözüne delil olarak bu

ayeti okuduğunu söylemiştir . (Tirmizî, De’avât, 2; bk. İbn Mâce, Dua, 1; Ebû Davut, Salât, 358)

2. Salât

Sözlükte dua anlamına gelen “salât”kelimesi Kur’ân’da; namaz anlamında kullanıldığı gibi sözlük anlamında da

kullanılmıştır: Şu ayetleri örnek olarak verebiliriz:

َوَصّلَعَلْيِهْمِإَّن َصالََتَك َسكٌَنَلُهْم
ِ

Ve onlara dua et; çünkü senin duan, onlara huzûr ve

sükûn verir.” (Tevbe, 9/103)

َ
ََ
ٰ
َ



َْ
َ
َ
ٌ
َ
ّ

َ


ّ
ُّ






ْ
ّ

ألْمَتَر أن اللَُّيسَِّبُح لُهَمْنِفي السَّماوَ
اتَِوالْرضَِوالطيُ َصافاتٍ كل



َْ

َ








قد علم صالَته وَتْسبيحه







ََِ َ

َُ
ِ َُ



Görmedin mi, göklerde ve yerde olan kimseler ile kanatla-rını çırparak uçan kuşlar Allah’ı tespih ederler? Her biri kendi
duasını ve tespihini bilmiştir…” (Nûr, 24/41)

3. Nidâ

Sözlükte çağrı anlamına gelen “nidâ” kavramı,Kur’ân’da dua anlamında da kullanılmıştır. Şu örneği zikredebiliriz:
َُ
ْ

َ َ
َ

َُُ  َ

َ

َ
وأيوب إذ َنادىَ
ربه أّني مسني الضّر وأْنتَ
أرحمْ
الراحمني
َ ّ
َ ِ
َُّ ِ
َّ
َِ
َّ

َُ
ّ
ِِ

“(Ey Peygamberim!) Eyyûb’u da hatırla. Hani o Rab-

bine, ‘Şüphesiz ki ben derde uğradım, sen merhametlilerin en merhametlisisin’ diye yalvarmıştı (nâdâ).” (Enbiya, 21/83)






 27 



DUALAR 



4. Kavl

Lügatte söz anlamına gelen “kavl” kelimesi, Kur’ân’da dua anlamında da kullanılmıştır. Şu ayeti örnek olarak

zikredebiliriz:

َ
َ

ْ


ْ
ً
َ


َ


ََ
َ
قال رب اغفْر لي وَهبْ لي ملكا ل ينْبغيِلحد مْن بْعدي إّنك أنتَْ


َّ
ِ ِ
َ
ِ
ُ


َ َِ
ٍَِ
َ
ِ
ِ



ِ





ْ
َ













الوّهاب













َ
ُ





O, Rabbim! Beni affet, bana, benden sonra hiç kimseye nasip olmayan bir mülk (hükümdarlık) ver. Çünkü Sen, çok

lütufkârsın, dedi /diye dua etti. (Sâd, 38/35; Âl-i İmrân, 3/38) 5. Tazarru
Yalvarmak anlamına gelen “tazarru” kelimesi dua ile eş an-lamlıdır. Şu ayeti örnek olarak verebiliriz:
َ
َ
ْ
َ
ُ


َ
َ
ْ

ْ
ْ


َ



َ



ََ
َ ّ
َْ












لَعلُهْم
َولقد أْرَسلَنا إلى أَممِمْن قْبِلكَفأخَذَناهُْم بالَبأَساءَِوالضّّراءِ



ِ

ٍ




ِ





َيَتضََّرُعونَ

Şüphesiz ki senden önceki ümmetlere de peygamberler gönderdik. Bize yalvarsınlar / dua etsinler diye onları darlık

ve sıkıntı ile yakalayıp cezalandırdık.” (En’âm, 6/42)

6. Suâl

Sözlükte istemek ve sormak anlamına gelen “suâl” ke-

limesi, bir kısım hadislerde dua anlamında kullanılmıştır. Şu örnekleri verebiliriz:

ٰ

َ
َ
ْ


ُٰ
ْ

ْ
َّ َ


َُ






اللهم إّني أْسألك الهدىٰ
والتّقى والعفافََ والغٰنى
ُّ
ِ


ُ
َ

َ َ
َ
ِ

ِ









Allah’ım! Senden hidayet, takva, iffet ve gönül zenginliği





 28 



GİRİŞ 



istiyorum. (Müslim, Dua, 72; Tirmizî, De’avât, 9)


ْ

َ
ٰ
َ



ُ
ْ
َ
سوْدَرْفلا هولأساْفَللاَّ متلأس اذإفَ
َ
ِ
ُ


ُُ َ
ِ
Allah’tan cennet istediğiniz zaman Firdevs cennetini iste-

yin.” (Tirmizî, Sıfatü’l-Cenne, 4)

Allah’tan bir şey istemek, O’na dua etmektir.

7. İstiâne

“İstiâne” yardım istemek anlamında olup bir kısım ayet ve hadislerde dua anlamında kullanılmıştır. Şu örnekleri verebiliriz:

Yüce Allah, Fâtiha sûresinde bize;

ينُعِتَسْنَكاَيَِّإوَ

Ancak Senden yardım isteriz(Fâtiha, 1/5) şeklinde dua et-memizi öğretmektedir.

Peygamberimiz (s.a.s.) de, yaptığı konuşmalarına;

هُرُفِغْتَسْنوَ هُنيُعِتَسْنَللِّٰدَمْحَلاْ نَِّإ

“Her türlü övgü Allah’a mahsustur, O’ndan yardım ister ve O’nun bağışlamasını dileriz (Tirmizî, Vitir, 116) dua cümlesi ile başlamıştır.

8. İstiğâse

“İstiğâse”, yardım istemek demektir. Kur’ân’da dua et-mek anlamında kullanılmıştır. Şu ayeti örnek olarak zik-redebiliriz:




 29 



DUALAR 



ْ

َ
َُ

َُ
َ

ُُ
ٰٰ
ْ
َ
إذ َتْسَتغيثُون ربكْمَفاسَْتجاب لكْم أّني ممدكْمّ
بألف من المآلئكة
ِ
ِ

َّ
َ َ

ِ
ُِ

ِ ٍ
َِ  َ
ِ ِ
ُمْرِدِفنيَ

Siz Rabbinizden yardım istiyordunuz, O da: ‘Ben size birbiri ardınca bin melek ile yardım edeceğim’ diye duanızı

kabul buyurmuştu.” (Enfâl, 8/9)

9. İstiğfâr

“İstiğfâr”; Allah’tan af ve mağfiret dilemek demektir. Af ve mağfiret dilemek, Allah’ın affetmesi için O’na dua etmek, yalvarmak demektir. Nuh Peygamberin, kavmine

hitabını içeren şu ayeti örnek olarak verebiliriz:

َفُقْلتُ اسَْتْغِفُرواَرَّبكُْمِإَّنُه َكانََغَّفارًا

Rabbinizden mağfiret dileyin, çünkü O çok bağışlayan-

dır, dedim.” (Nûh, 71/10)

َوِاِّنيََلْسَتْغِفُر اللَِّٰفي ْالَيْومِمائََةَمَّرٍة
ِ

Vallahi ben günde yüz defa Allah’tan mağfiret diliyo­

rum.” (Müslim, Zikir, 41)

10. İstiâze

“İstiâze”, bela, kaza, âfet ve kötülüklerden Allah’a sı­

ğınma, O’ndan kendisini korumasını isteme anlamında-dır. Şu ayet ve hadisi örnek olarak verebiliriz:


َ


َ

َ
َ َ
َ
َ



ْ

َ


َ




ْ
ََ




ّ
ْ

قال رب إّني أعوذُ
بك أن أْسألك ما لْيس لي به علم وإل َتغفْر لي


َّ
ِ
ُ
ِ



َ   َ ِ
ِ۪ ٌَ


ِ ِ


ِ
ِ



َ

ْ

ِ

ِ











ُ














وَتْرحْمني أكْن من الَخاسرين








َ  َ ِ

َِ

ِِ
َ




Nuh; ‘Ey Rabbim! Ben bilmediğim bir şeyi istemiş ol­




 30 



GİRİŞ 



maktan dolayı sana sığınırım. Sen beni bağışlamazsan, bana merhamet etmezsen, ben hüsrana uğrayanlardan olurum’ diye niyazda bulundu.” (Hûd, 11/47)


َ
َْ


َ
ْ
ْ

ْ
َ

ُ
َ
َ
ٰ
َ







ّ
ماقسْلا ءىِ
يّسَ نْمِوَماذجُلاوَنوِ
نُجُلاوَصََبلا
نَمِكب ذوعُأ ينِّإ مهّ
للا
ِ


ِ
ِ



ِ


ِ


ِ


Allah’ım! Alaca hastalığından, delilikten, cüzzam has­ talığından ve her türlü kötü hastalıktan sana sığınırım. (Ebû Davud,

Salât, 367)

11. Tövbe

“Tövbe”, insanın günahına pişmanlık duyması ve Allah’tan af dilemesi demektir. Tövbe eden insan, Allah’a dua edip yalvarmış
olur.

بيٌجِمُبيٌرِقَيبِّرَنَِّإهِيْلَِإاوبوُتُمَّثُهوُرُفِغْتَساْفَ

O’ndan mağfiret dileyin, sonra O’na tövbe edin! Çünkü Rabbim yakındır, duaları kabul edendir.” (Hûd, 11/61)

Ayette “tövbe edin” emrinden sonra Allah’ın duaları kabul eden olduğunun bildirilmesi, tövbe etmenin de dua anlamına­ geldiğini ifade eder.

Zikir” (Allah’ı anma), “tesbih” (Sübhânellah / Allah’ı­ noksan sıfatlardan tenzih ederim), “hamd” (Elhamdülillâh­ / Allah’a hamd olsun), “tehlil” (lâ ilâhe illallah / Allah’tan­ baş-ka ilâh yoktur), “tekbir” (Allâhü ekber / Allah en büyüktür­) senâ” (Allah’ı övme) ve “şükür” (Allah’ın verdiği nimetlere teşekkür etme), “icâbet”, “istîcâb” ve “tenciye” (duayı ka-bul etme), “keşf” (sıkıntıları giderme, kaldırma) kavramları dua” kavramının mana alamını oluşturur.




 31